Özet
Klasik Türk edebiyatı şairleri, yaşadıkları toplumun sosyokültürel hayatını bağlı bulundukları edebiyatın kuralları çerçevesinde bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak sanatsal bir üslûpla çeşitli nazım şekilleriyle yazdıkları şiirlerde işlemişlerdir. Türk dünyasında ve İslam âleminde önemli bir yere sahip olan, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen, hadis kitaplarında faziletlerinden, kıymet ve değerinden söz edilen ramazan ayı, Klasik Türk edebiyatında özellikle kasidelerin nesip bölümlerinde olmak üzere gazel, murabba, mesnevi, terkib-bent, ilahi, tarih, tuyuğ, rubai ve müfret gibi nazım şekilleriyle yazılan şiirlerde, birçok şair tarafından ele alınan temalardan biridir. Ramazanın gelişiyle padişahlara, devletin ileri gelenlerine veya hâmilere sunulmak amacıyla yazılan ramazaniyyeler, o dönem ramazanlarına ait çeşitli hususiyetleri bünyesinde barındırmaktadır. Döneminde şakacı, nüktedân kişiliğiyle tanınan, kendi şiirlerinde bazı fiziksel özelliklerine şaka yoluyla değinen ve bu üslubuyla okuyucusunu gülümseten, rint-meşrepli Bursalı Mustafa Cinânî, 16. yüzyıl Osmanlı sahasının önde gelen şairlerindendir. Ramazaniyye yazan şairler arasında adı pek anılmasa da 16. yüzyıl hâl tercümelerinde övgüyle bahsedilen Cinânî’nin Divan’ında kaside nazım şekliyle yazdığı bir ramazaniyyesi mevcuttur. Makalede Cinânî’nin aruzun “fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün” kalıbıyla kaleme aldığı ve Sultan III. Murâd’a sunduğu kırk beyitten oluşan “Kasîde-i Ramazâniyye der-medh-i Sultân Murâd Hân bin Selîm Hân Rahmetu’llâhi Ta’alâ” başlıklı ramazaniyyesinden hareketle dönemin ve şairin ramazan ayına bakışı ve bu aya ait hususiyetler belirlenmeye çalışılmakta; ramazan ayının toplumda ve şairin üzerinde yarattığı sosyokültürel ve psikolojik etkileri üzerinde durulmaktadır.
Abstract
The poets of classical Turkish literature wrote about the sociocultural life of the society they lived in, sometimes directly and sometimes indirectly, artistically, in various forms of verse, within the framework of the rules of the literature with which they were affiliated. The month of ramadan, which has an important place in the Turkic and Islamic world, is mentioned in the Qur’an, and its virtues, importance, and value are mentioned in hadith books. Ramadan was also a theme addressed by many poets in Classical Turkish literature. It was often addressed in verse forms such as ghazal, murabba, masnavi, terkibi-bent, hymn, history, tuyuğ, rubaî, mufret, and especially in the nesîp (introduction) section of a qasida. Ramadaniyya poems, which were penned to be presented to the sultans, dignitaries of the state, or benefactors upon the arrival of Ramadan, contained various characteristics of the Ramadan of that period. Darvish-nature dispositioned Mustafa Cinânî of Bursa, who was known for his jesting and witty personality, jokingly mentioned some of his physical characteristics in his poems, a style which made his readers smile, was one of the leading poets of the 16th-century Ottoman period. Although his name is not mentioned among the poets who wrote ramadaniyya poems, Cinânî, who was praised in 16th-century biographies, wrote a ramadaniyya poem in the form of qasida in his Divan. This study discusses the period’s and Cinânî’s view on the month of Ramadan and the characteristics of this month based on Cinânî’s ramadaniyyah qasida titled “Kasîde-i Ramazâniyye der-medh-i Sultân Murâd Han bin Selîm Han Rahmetu’llâhi Ta’alâ.” The qasida consists of 40 couplets written in the poetic meter of aruz “fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün” and it was presented to Sultan Murâd III. The study also examines the sociocultural and psychological effects of Ramadan on Ottoman society in the 16th century and on the poet.